NAYLON FATURA NEDİR? SAHTE FATURADAN KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Vergi Usul Kanunun 359. maddesinde, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge; gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımdan, gerçek durumu olduğu gibi yansıtmayan belgelerin sahte fatura olarak değerlendirileceğini anlamak gerekmektedir. Sahte fatura, mükellefler arasında “naylon fatura” olarak ta adlandırılmaktadır.

Bilmeden sahte belge kullanma nedeniyle mükellefler yüksek tutarlı cezalarla karşılaşmaktadırlar. Danıştayın son zamanlardaki içtihatlarıyla, sahte belge kullandığı iddia edilen mükellefler için şu önemli kriterler getirilmiştir.
1- Davacıya fatura düzenlendiği dönemde gerçek ticari faaliyetlerinin olmadığı yönünde tespit yapılmalıdır.
2- Sahte fatura düzenlediğine dair somut bir tespit yapılmalıdır.
3- Fatura bedellerinin banka kanalıyla ödendiği tespit var ise vergi inceleme elemanınca bu husus hakkında araştırma yapılmalıdır.

Danıştay 9. Dairesi
Tarih : 22.03.2017
Esas No : 2014/9301
Karar No : 2017/3099
KDVK Md. 29
VUK Md. 3
FATURALARIN GERÇEĞİ YANSITMADIĞININ VERGİ İNCELEME RAPORUNDA ORTAYA KONULMASI GEREKTİĞİ
Alınan faturaların sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak re’sen tarh edilen KDV ve kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin olarak, fatura alınan mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarında yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, davacıya faturadüzenleyen şirketler hakkında davacıya fatura düzenlendiği dönemde gerçek ticari faaliyetlerinin olmadığı ve sahte fatura düzenlediğine dair somut herhangi bir tespit yapılmadığı ve davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna ek tutanakta fatura bedellerinin banka kanalıyla ödendiği tespitine yer verilmesine karşın, vergi inceleme elemanınca bu husus hakkında herhangi bir eleştiri ve araştırma yapılmadığı görüldüğünden, davayı reddeden vergi mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Sahte fatura kullanma mahkeme kararları
İstemin Özeti: Davacı adına, (A) Ltd. Şti.’den ve Tasfiye halinde (B) Ltd. Şti.’den aldığı faturaların sahteolduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2008/Ocak, Mart, Nisan, Temmuz, Eylül, Ekim dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesinin kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.
Karar: Uyuşmazlıkta; davacı adına, bir kısım alış faturalarının sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2008/Ocak, Mart, Nisan, Temmuz, Eylül ve Ekim dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; davacının faturalarında yer alan katma değer vergilerini indirim konusu yaptığı (A) Ltd. Şti. ve tasfiye halinde (B) Ltd. Şti.’nden aldığı faturaların sahte olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 29. maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde de, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olacağı açıklanmıştır.
Bu kuralın gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun yukarıda sözü edilen 29. madde hükmünden yararlanabilmelerinin ön şartı fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtmasıdır. Bu madde hükümlerine göre mal alışları nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin indirim ve iade konusu yapılabilmesi için faturaların gerçek bir mal alım satımı karşılığı düzenlenmesi gerekmektedir.
Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ödenmesi ve bunun sonucu olarak da vergi indirimi söz konusu olamayacağından, vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ortaya konulması gerekir.
Dosyanın incelenmesinden; (A) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 25.12.2012 tarih ve (…) sayılı Vergi Tekniği Raporunda; 17.03.2006 tarihinde faaliyetine başladığı, 500.000 YTL sermaye ile kurulduğu, 06.11.2006 tarihinde adres değişikliği yaptığı, 06.11.2006 tarihinde yeni adresine taşındığı, yapılan yoklamada, bu tarihten sonra faaliyetini yeni adresinde sürdürdüğü, yeni işyerinin mükellefiyetinin kendisine ait olduğu, işyerinde sadece bir büroda faaliyet gösterildiği, fiili olarak herhangi bir alım satım imalat yapılmadığı, halen çalışan işçisi olmadığı; 14.08.2012 tarihli yazıya istinaden yapılan yoklamada, adresinde herhangi bir faaliyetin olmadığı, adreste bulunan imalathanenin 1000 m2’lik kısmının da (C) Ltd. Şti’nin faaliyet gösterdiği, 1000 m2’lik kısmında (D) Ltd. Şti.’nin şube işyeri faaliyetinin bulunduğu, (A) Ltd. Şti.’nin belirtilen adreste faaliyetini terk ettiğinin tespit edilemediği; 2010 yılı katma değer vergisi matrahının yaklaşık 3.740.000 TL olduğu, şirketin bir takım alışlarının hakkında sahte belge düzenlemek nedeniyle vergi tekniği raporu bulunan firmalardan olduğu hususlarının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, (A) Ltd. Şti. hakkında davacıya fatura düzenlediği dönemde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve sahte fatura düzenlediği konusunda yapılmış somut bir tespit olmadığı, adresinde bulunmadığına ilişkin tespitin davacıya fatura düzenlenen dönemden sonraki döneme ilişkin olduğu görülmüştür.
Davacıya dava konusu dönemde fatura düzenleyen diğer bir mükellef olan Tasfiye Halinde (B) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 26.12.2012 tarih ve (…) sayılı vergi tekniği raporu incelendiğinde; yangın söndürücüler, püskürtme tabancaları, mekanik cihazların imalatı faaliyeti ile iştigal etmek üzere 19.10.2006 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 25.05.2011 tarihinde tasfiyeye girdiği, mükellefin işyerine 03.12.2008 tarihinde yapılan yoklamada, imalathanede 6 kişinin çalıştığı, sanayi yedek parça imali ve yedek parça satışı yapıldığı, mükellefin 2007-2011 yılları kurumlar vergisi, geçici vergi, katma değer ve muhtasar beyannamelerini verdiği, borçlarını ödediği görülmektedir.
Yukarıda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, davacıya fatura düzenleyen şirketler hakkında davacıya fatura düzenlendiği dönemde gerçek ticari faaliyetlerinin olmadığı ve sahte fatura düzenlediğine dair somut herhangi bir tespit yapılmadığı ve davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna ek tutanakta fatura bedellerinin banka kanalıyla ödendiği tespitine yer verilmesine karşın, vergi inceleme elemanınca bu husus hakkında herhangi bir eleştiri ve araştırma yapılmadığı görüldüğünden, davayı reddeden vergi mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.