TUİD Başkanı Pehlivan: Kriz tecrübesi bulunan Türkiye ve Ukrayna’nın potansiyeli yüksek
Türk Ukrayna İşadamları Derneği (TUİD) Başkanı Burak Pehlivan, AA muhabirine pandemi sonrasında Türkiye ve Ukrayna arasında oluşacak iş fırsatları hakkında bilgi verdi.
Koronavirüs pandemisi nedeniyle dünya ekonomisinde kartların yeniden dağıtıldığı, büyük değişim ve dönüşümlerin gerçekleşeceği bir dönemin yaşanacağını anlatan Pehlivan, bu dönemin aynı zamanda bilinmezliklerle dolu olduğunu söyledi.
“Yeni şartlara hızla uyum sağlayanın bugüne kadar hiç olmadığı kadar avantajlı çıkacağı yeni bir döneme giriyoruz.” diyen Pehlivan, şunları kaydetti:
“Kriz deneyimi olmayan, bu kadar çetin kriz şartlarıyla yaşayan hiçbir neslinin karşılaşmadığı batıya, gelişmiş ülkelere göre kriz deneyimi yüksek Türkiye ve Ukrayna gibi ülkelerin karşılaştırmalı üstünlükleri olabilecekleri bir ekosistem ile karşı karşıyayız. İmkan ve kabiliyetlerimizi doğru tanımlayabilir, yeni şartlara bekleyerek değil, stratejilerimizi doğru bir biçimde oluşturarak, çalışarak, her daim enerjimizi ve azmimizi koruyarak girebilirsek, kriz sonrası dönemde bambaşka bir dünyaya uyanabiliriz.
Türkiye ve Ukrayna ekonomik ve ticari ilişkilerinin yeni bir evreye taşınması için önümüzde, bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyük bir potansiyel var. Ve bu potansiyeli realize etmeye geçmişten çok daha hazır bir iş dünyasına ve elverişli ekosisteme sahibiz.”
“Ukrayna’da ekonominin geri gelişi yine hızlı olacak”
Koronavirüs krizinin tüm dünyayı derinden etkilediği gibi Ukrayna ekonomisi de etkilediğini belirten Pehlivan, hükümetin tahminine göre ekonominin 2020’de yüzde 3,6 küçüleceğini söyledi.
İlk olarak 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla müthiş bir şok yaşayan, birkaç yılda ekonomisi yarıdan fazla küçülen Ukrayna’nın, 2009 yılında yüzde 16 küçüldüğünü hatırlatan Pehlivan, “Yaşadığı tüm krizler Ukrayna’nın serbest piyasa ekonomisine adaptasyonunu hızlandırmış, yapısal reformlar için katalizör etkisi yapmış, dış ticarette liberalleşmeye gidilmesini sağlamış, batı ile bütünleşme kadar aralarında Türkiye’nin de yer aldığı eski ve yeni ticaret ortaklarıyla ilişkileri güçlendirmişti. Krizlere alışkın, daha kötüsünü defalarca görmüş Ukrayna’da ekonominin geri gelişi de yine hızlı olacak, hatta ileriye dönük daha sağlıklı büyüme oranları yakalanabileceği, ülke için refah artışının ivmeleneceği bir ekosisteme girmemiz şaşırtıcı olmayacaktır.” diye konuştu.
Tarım potansiyeli Ukrayna’nın en büyük avantajı
Pehlivan, Ukrayna’nın, dünyanın en değerli toprağı olan kara toprağın (çernozyom), Dünya rezervlerinin üçte birini ve yine Avrupa’nın ekilebilir, dikilebilir topraklarının yüzde 30’unu sınırları içerisinde bulundurduğunu söyledi.
Ülkenin 42 milyon hektarlık tarım arazisine sahip bir tarım devi olduğunu aktaran Pehlivan, “Ukrayna, Avrupa Birliği’ne geçtiğimiz yıl yaptığı 7,26 milyar dolarlık tarım ihracatı ile birliğin, Amerika Birleşik Devletleri ve Brezilya’dan sonra en büyük 3. gıda tedarikçisi haline gelirken, AB’nin 2019 yılındaki tarım ve gıda ürünleri ithalatındaki artışın yarıdan fazlası Ukrayna’dan kaynaklandı. Geçtiğimiz yıl yüzde 18,8 artışla 22,4 milyar dolara ulaşan tarım ürünleri ihracatının Ukrayna’nın toplam ihracatındaki payı ise yüzde 39’dan, yüzde 44’e çıktı.” bilgilerini verdi.
Tarım makine sanayisine Ukrayna çağrısı
Ukrayna’da bu ay çıkan yasayla 2001 yılında kabul edilen ve tarım arazilerinin alım satımını yasaklayan moratoryumun iptal edildiğini aktaran Pehlivan, şöyle konuştu:
“Ukrayna’da tarım arazilerinin alım satımının önü açıldı. İlk etapta 100 hektara kadar araziler alınıp satılabilecek. 2024’ten sonra ise bu sınır 10 bin hektara çıkarılacak. Bu yasa iki açıdan önemli. Birincisi 20 yıl sonra Ukrayna’da tarım arazisi piyasası oluşturuyor. İkincisiyse 100 hektarlık sınırlandırma mevcut tarım tekelleri dışında alternatif tarımın da önünü açacak. Mevcut durumda, araziler alınıp satılamadığı için çiftçi bankaya arazisini teminat olarak gösteremiyor ve finansmana ulaşamıyordu.
Türk firmalarımız açısından böylece yeni konjonktürde iki fırsat ortaya çıkıyor. Seracılık, bağ, bostan tarımı konusunda müthiş bir altyapısı olan, know-howa, ticaret deneyimine ve sermayesine sahip Türk tarım firmalarımız Ukrayna’da müthiş potansiyeline rağmen emekleme noktasında olan bu alanda geniş iş birliği olanakları oluşturabilir.
Bir başka önemli husus ise bugüne kadar dünyanın en büyük tarım mekanizasyonu ithalatçılarından biri olan Ukrayna pazarında, Türk tarım makinesi üreticilerimizin artık önü açıldı. Bugüne kadar Ukraynalı çiftçiler ve çiftlikler çok büyük oranda binlerce hektarda tarımla uğraştıkları için büyük hacimli traktörler, biçerdöverler ve benzeri ekipmanlar ithal ediyorlardı, ancak daha küçük alanlarda tarım yapma imkanına kavuşmalarıyla, Türkiye’de olduğu gibi görece küçük tarım arazilerinin ihtiyaçları için üretim yapan Türk üreticilerinin Ukrayna’ya ihracatlarına, belki de bu ülkede ortak üretimlerine dönük olanaklar genişliyor.”
“Türk makine sanayi yerini daha da sağlamlaştırabilir”
Pehlivan, pandemi döneminde gıda üretimde yerelleşmenin öneminin arttığını ifade ederek, Avrupa’nın özellikle gıda tedarik ve güvenliğinde yakın coğrafyalara yöneleceğini söyledi.
Ukrayna’daki gıda sanayinin gelişme sürecinin hızlanacağını aktaran Pehlivan, “Gıda, ambalaj ve çeşitli destekleyici makineler alanında rekabet gücü yüksek Türk makine sanayi, şimdiden oyuncu olduğu ve alanında lider firmalara sahip olduğu Ukrayna pazarında yerini daha da sağlamlaştırabilir.” bilgisini verdi.
İç turizm, buna bağlı turizm yatırımları hızlanacaktır
Ukrayna’da iç turizmin payının geleneksel olarak düşük seyrettiğini anlatan Pehlivan, Ukraynalıların ağırlıklı olarak yurt dışına seyahati tercih ettiklerini söyledi.
Yabancı turistlerden kaynaklanan gelirin ise zaten sınırlı olduğunu hatırlatan Pehlivan, koronavirüsün dünyada en çok vurduğu bu sektörde Ukrayna’nın kaybının oldukça sınırlı olduğunu anlattı.
Pehlivan şunları söyledi:
“Koronavirüs pandemisi sonrası süreçte Ukraynalılar daha fazla iç turizme yönelecekler ve ülkede turizm altyapısına yatırımlar artacaktır. Bu konuda da Türkiye’nin yatırım, işletmecilik ve pazarlama gibi alanlardaki bilgi ve birikimleri yol gösterici olabilir. Dışa gitmeyen turizm giderleri ise önümüzdeki birkaç yıllık dönemde Ukrayna’da bu alandaki iç yatırımlara motivasyon ve kaynak sağlayacaktır, başka alanlardan kaynaklanabilecek döviz kayıplarını dengeleyecektir.”
Türk inşaat ve yapı şirketlerinin Ukrayna’daki güçlü varlığını sürdürdüğünü belirten Pehlivan, “Ukrayna liderliği korona öncesi zaten ulaştırma altyapısına yatırım konusunda güçlü bir irade ortaya koymuş ve önümüzdeki 5 yılda bu alana 25 milyar dolar yatırım kararı almıştı. Karantina döneminde bile bu inşaatlar aksatılmadı. İki hafta önce kabul edilen ve bütçe gelirlerin yüzde 20 küçüldüğü yeni bütçede bile bu alanda kısıntıya gidilmedi.” bilgisini verdi.
Türk inşaat firmalarının Ukrayna’da bugüne kadar 7 milyar dolarlık projeyi hayata geçirdiğini anlatan Pehlivan, “Ukrayna’nın imar ve iskanına yine en büyük katkıyı Türk inşaat firmalarımız yapacaklardır.” dedi.
“E-ticaret Türkiye’nin Ukrayna’ya ihracatında el değmemiş bir alan”
Pehlivan, dünyada en çok sertifikalı IT uzmanı olan ilk 5 ülkeden birinin Ukrayna olduğunu ifade ederek, ülke bilişim sektörünün yıllık 5 milyar dolarlık ihracat barajını 2019’da aştığını söyledi.
Pehlivan, şunları kaydetti:
“Pandemiyle birlikte tüm dünyada online çalışma hızlanırken, dijitalleşme yaygınlaşırken, Ukrayna’nın sahip olduğu bilişim iş gücü ve altyapısıyla bugünlerden avantajlı çıkacağı kesin. Korona süreci uzaktan erişim, sanal toplantı, sanal iş birliği gibi alanlarda mevcutta var olan sistemleri popüler hale getirirken, bu alandaki zihni engelleri kaldırarak, şirketlerin ve bireylerin paradigma değişikliğine gitmesini sağladı.
Türk ve Ukraynalı teknoloji firmaları arasında önümüzdeki dönemde çok daha fazla iş birliğine gidildiğini görmek sürpriz olmayacaktır.”
“Ukrayna’da e-ticaret yılda en az yüzde 20’lik oranlarla büyüyor”
Burak Pehlivan, Türk şirketlerinin Ukrayna’da bugüne kadar E-ticaret alanındaki fırsatları yeterince kullanmadığını belirterek, şöyle konuştu:
“E-ticarette yeni bir pozitif kırılmanın yaşandığı, elektronik satın almanın toplumun geniş kesimlerince benimsendiği ve uygulandığı bir dönemdeyiz. Ticari ve teknolojik değişimlerin hızlandığı yeni bir dünyanın belki de arifesindeyiz. Ukrayna’da e-ticaret yılda zaten en az yüzde 20’lik oranlarla büyüyordu. Yıllık 3 milyar doları aşarken, sınır ötesi alımların miktarı 2019’da 600 milyon doları geçmişti.
Yalnızca Çin’de gelen parsel miktarı 32 milyon adeti bulmuştu. Günde kişi başına 100 avroya kadar alımlarda KDV ve Gümrük vergisi alınmayan Ukrayna pazarında ne lojistik firmalarımız ne de E-ticaret firmalarımız ciddi bir varlık gösterebiliyorlar.
Türkiye’nin,Ukrayna’ya ihracatının adet olarak yüzde 95’ten daha fazlalık kısmı 100 avroluk limitin altında kalıyor. Türk ve Ukrayna posta idareleri arasında yapılacak bir antlaşma e-ticaretteki güncel problemlerin başında gelen lojistik altyapısı sorununu büyük oranda çözecektir.
Yerli ve milli pazar yeri uygulamalarımızın stratejik bir biçimde desteklenmesi ve bu alanda Ukryna gibi e-ticarete görece liberal yaklaşıldığı bir ülkenin pilot ülke olarak ele alınması yerinde olacaktır.”